Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için sürdürdükleri adalet arayışlarının 605'inci haftasında, yine Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Ovacık Belediyesi Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da katıldı. Bisikletli bir grup da eyleme katılarak destek verdi.
Bu haftaki eylemde, 27 Ekim 1991'de gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Toraman'ın akıbeti soruldu.
Eylemde ilk olarak, 20 Şubat 1995'te gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç'un ağabeyi Hasan Karakoç konuştu. 21 yıldır mücadele ettiklerini ifade eden Karakoç, mücadeleyi bugün torunları ile sürdürdüğünü söyledi.
KAYA: HAKİKATTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ
HDP'li vekil Hüda Kaya ise "Bu taşların ahı olsa da yaşananlara şahitlik etse" diyerek konuşmasına başladı. Meclis Darbe Komisyonu tarafından dinlenen eski İçişleri Bakanı ve Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'ın gözaltında kayıplar ve faili meçhul cinayetler ile ilgili sözlerini hatırlatan Kaya, kendi ağızlarıyla yaptıkları itiraflara şahit olduklarını belirtti. Kaya, "Bizler, başta anneler olmak üzere hakikatin sözcüsü olmaya devam edeceğiz" dedi.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da "Cumhuriyet, bu meydandaki anneler ile barışmadıkça, demokrasi olmayacak" dedi.
ANNE TORAMAN: DEVLET ÖLDÜRDÜ
Sağlık sorunlarından dolayı eyleme katılmayan Hüseyin Toraman'ın annesi Hatice Toraman'ın yolladığı mektup da okundu. Anne Toraman mektubunda, oğlunun devletin cinayet şebekesi tarafından kaçırılıp katledildiğini söyledi. "Yezid kendi ağzı ile çocuklarımızın ellerine bir bıçak dahi almadığını itiraf ediyor" diyen anne Toraman, "Bu devletin adaleti yok mu?" diye sordu. Toraman, son nefesine kadar oğlunu arayacağını belirtti.
KARDEŞ TORAMAN: KANLI CUMHURİYET TARİHİ!
Kardeşi kaçırıldığında 24 yaşında olduğunu ancak kaybedilişinin ardından 25 yıl geçtiğini söyleyen Toraman'ın kardeşi Sakine Toraman da, "Bu güzel insanlar Ağar tarafından katledildi. Emniyet Müdürü olduğu dönem Hasan Ocak kaybedildi. Bundan daha somut ne olabilir? Hangi birini sayayım; Fehmi Tosun'u mu, kardeşimi mi" dedi. Öğretmen olduğunu ve çocuklarına Cumhuriyet tarihini anlatmadığını belirten Toraman, şöyle devam etti: "Şimdi buradan anlatıyorum Cumhuriyetin tarihini. Cumartesi Anneleri'ne bakın, tarih buradan geçer. 1991'de Mustafa Suphi ve yoldaşları katledildi. 1937'de Dersim'de Seyit Rıza ve arkadaşları asıldı ve bir mezarları bile yok. 1948'de Sabahattin Ali kaybedildi, '80'de Hayrettin Eren, '90'larda Hüseyin Toraman ve onlarcası. Saymakla bitmez. Kanla dolu olan tarihi buradan okuyun. Cumhuriyetin, failli meçhul, kayıplar, yargısız infazlar tarihini."
TORAMAN'IN HİKAYESİ
Bu haftanın açıklamasını ise Cumartesi İnsanları'ndan Ayşe Panuş okudu. Dünyanın en büyük adalet sarayının Türkiye'de olduğunu ancak devlet şiddetine uğrayan toplumun adalete ulaşmasını sağlayacak etkili bir hukuk yolunun olmadığını belirtti. Mehmet Ağar'ın İstanbul Emniyet Müdürü olduğu dönemde Hüseyin Toraman'ın kaybedildiğini hatırlatan Panuş, "27 Ekim 1991 sabahı evinin önünde mahallelinin gözü önünde silahlı, telsizli, sivil giyimli kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı Beyaz Torosa zorla bindirilerek kaçırıldı. Hüseyin'in eşi evin penceresinde olaya şahit oldu" diyerek eşinin savcılığa polislerin eşkâlini verdiğini ancak hiçbir şey yapmadıklarını söyledi.
İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'la görüşen aileye Ağar'ın "Oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin" dediğini ifade eden Panuş, "Olaya müdahale etmeyen karakol amirinin, Hüseyin'i kaçıranların da polis olduğu yönündeki açıklamasını içeren ses kaydını, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'e veren baba Ali Rıza Toraman'a Sezgin, 'Gözaltında olduğuna ve sorgulandığına ilişkin bir husus yoktur' dedi" diye konuştu. Kamuoyu baskısı üzerine TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde olayın araştırılması için bir kurul oluşturulduğunu ifade eden Panuş, oluşturulan kurulun olayın üzerini örten bir rapor hazırladığını söyledi. 20 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı kararı ile dosyanın kapatıldığını söyleyen Panuş, İHD avukatının yaptığı itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararı kaldırıldığını dile getirdi. Panuş, şunları da kaydetti: "Hüseyin Toraman'ın kaybedilmesinden, başında Mehmet Ağar'ın bulunduğu İstanbul Emniyeti ve başında Orhan Kaya'nın bulunduğu Gebze Emniyeti sorumludur. Mesut Yılmaz başbakanlığındaki 48'inci Hükümet ve Süleyman Demirel başbakanlığındaki 49'uncu Hükümet sorumludur" diyerek, "Mehmet Ağar Hüseyin Toraman nerede?"