Gazeteci-yazar Ahmet Nesin, 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından yaşanan gelişmelere ilişkin ANF’den Serkan Demirel’in sorularını yanıtladı.
Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılmaları nedeniyle Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile birlikte tutuklanan Ahmet Nesin daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
15 Temmuz askeri darbe girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Darbe sürecini biraz mizahi yorumluyorum çünkü Türkiye’de darbe girişimi yapıldı deniliyor veya darbe girişimlerinin olacağı söyleniyor oysa biz bir darbenin içerisindeyiz hatta iki darbenin içerisindeyiz. Bir ülke hala darbe anayasası ile yönetiliyorsa o ülkede secim yasası hala 12 Eylül darbesinin yasası ise ve 30 yılda hala bu değişmediyse bu ülkede darbe devam ediyor demektir. Gelen hükümetlerin hiçbirisi 12 Eylül’ün ortaya koyduklarına dokunmadıysa darbe devem ediyor demektir.
İki darbe yaşıyoruz dedim ikinci darbeyi işe şu şekilde adlandırıyorum. Turgut Özal ile birlikte sivil darbenin başladığını iddia ediyorum. Özal başa geldiğinde bir kesim darbenin yerine demokrasinin geldiğini Özal’ın değişik bir sistem getireceğini iddia ettiler oysa Özal başbakanlı yaptı başbakanlık yardımcılığı yaptı bu dönemde Özal’ın 3 idamda birden imzası var. Özal, Kenan Evren ile birlikte dinci grubu devlete sokmaya başlayan kişidir. Ondan sonra baktığımızda Çiller hükümeti gelmiştir oda kendi yönetimi kurmuş ve darbenin işlenmesine katkıda bulunmuştur.
Ondan sonra ise baktığımızda 3’lü koalisyon iş başında 12 Eylül’de ‘görüşlerimiz iktidarda biz hapisteyiz’ diyen Türkeş’in partisi koalisyon ortaklarından bir tanesi, Gülen’i açıktan destekleyen Ecevit hükümetin başında, yine sivil darbenin devamı Mesut Yılmaz koalisyonda.
Ama Özal’dan sonra sivil darbeyi yapan, gerçekleştiren bana göre Erdoğan’dır, şimdi Erdoğan’ın sivil darbesine yönelik yapılan askeri darbe girişimi sadece Gülen’in darbesi değil.
Dediğiniz gibi sadece Gülenciler değilse kim o zaman?
Tahmin ettiğim kadarıyla yıllardır ordu içerisinde NATO içerisinde kalmak isteyen ve istemeyenler arasında bir mücadele var. Şu anda darbe girişiminden tutuklanan subayların büyük bir çoğunluğu NATO yanlısı subaylardır. Gülen Türkiye’de büyük bir güç ama bugün ordu içerisinde tutuklanan subaylar kadar büyük bir güç değil. Bu subayların büyük bir çoğunluğu Atatürkçü ve NATO yanlısı subaylardır.
MİT bunu haber verdi de böyle oldu da gibi söylemler hepsi danışıklı bir dövüş gibi geliyor bana. 12 Eylül darbesi ile devam eden sivil darbeye karşı yapılan bu dini ve Kemalist darbe bence bitmedi bunun devamı gelebilir.
Yeni bir darbe girişiminin olabileceğini mi belirtmek istiyorsunuz?
Daha uzun zamandandır söylüyorum Erdoğan’ın en fazla bir yıllık bir geleceği var duruma bu şekilde bakıyorum. Bunu hangi grup yapar bilmiyorum ama bildiğim tek şey var Türkiye’yi herkesin zannettiği gibi Erdoğan yönetmiyor. Ergenekon’un serbest bırakılması ile birlikte Türkiye’yi yeniden derin devlet yönetmeye başlandı. Bunu 3 şekilde yapıyor: Esas maşa olarak Erdoğan’ı kullanıyor, Erdoğan ile beraber MHP, sıkıştıklarında da CHP’yi yanlarına alıyorlar.
Darbenin yapılacağı bilgisi önceden alınıyor ama bu bilgiler ilgili yerlere iletilmiyor gibi bir durumda tartışılıyor?
MİT bu darbenin olacağının bilgisini önceden alıyor ama ilginçtir Başbakanlığa bağlı olan MİT darbe bilgisini ilk ileteceği yer olan Başbakan’a iletmiyor. Fidan Genelkurmay’a gidiyor. Eğer böyleyse bu ciddi bir disiplin sucudur. Başbakan darbe bilgisini aldıktan sonra MİT arıyor ama MİT başbakana cevap vermiyor. Darbe zamanında Başbakan’ın telefonunu açılmıyorsa bunun altında faklı bir durum var.
Bunun dışında o gün gelişen durum hepsi mizanseni andırıyor. Darbenin nasıl geliştiği veya ne gibi durumlar yaşandığı mahkeme süreçlerinde ortaya çıkacaktır her şey denildiği gibi değil.
Diyeceğim tek şey bugün Erdoğan’ın yerinde olmamaktır. Ordunun içerisinde 3 bölüm olduğunu söylüyorum Gülenciler, Natocular ve Natocu olmayanlar bunların hiçbir tanesi Erdoğan’ın yanında değil. Erdoğan şimdi böyle bir ordunun başkomutanıdır. Bundan kaynaklı ve büyük bir korkuyla ordunun bir kısmını İç İşlerine bir kısmını Savunma Bakanlığına bir kısmını kendisine bağlıyor ki bu güç bir birinden kopuk olsun.
Yine MİT ve Jandarmayı aynı çatı altında birleştirmek istiyorlar bu eski KBG yöntemidir bu durum çok tehlikeli bir yöntemdir. Bu durum ile birlikte büyük bir insan avı başlar. Erdoğan ne zaman demokrat olacağım dese o kadar daha çok faşist oluyor.
Bu darbe girişiminde AKP’lilerin de olabileceği söyleniyor…
Var tabi bunu ben daha önce de yazdım Arınç, Babacan ve Hüseyin Çelik sizi de bekleriz diye. Erdoğan kendi partisi içerisindeki çatırtıları kesmek için disiplin kurulu ile tutuklama yöntemine gidecekti. Darbe bu durumu biraz önledi. Şimdi kendi partisinden 4 isim hakkında suç duyurusu var büyük olasılıkla bunlar hakkında dava açılacak ve tutuklanacaklar.
Yine 81 ilde partideki bütün Gülencilerin partiden atılması için talimat verildi parti yönetimlerinin yarısı ve belediye başkanlarının çoğu Gülenci.
Gülen iddianamesi Erdoğan’a yardım ettikten öncemi mi başlayacak yoksa sonra mı? Önce başlarsa Erdoğan’da sanık sandalyesinde olur.
Darbe gerçekleşmiş olsaydı bugün yaşananlarla arasında nasıl bir fark olacaktı?
Hiçbir fark olmayacaktı. Şimdi bize yani HDP’ye ve gerçek demokrat ve sosyalistlere yöneliyorlar darbe olsaydı da yine bize yöneleceklerdi. Darbenin iyisi olmadığı için Türkiye bugün 20 yıl geriye gitti darbe olsaydı da aynısı olacaktı. Erdoğan darbeyi kendi lehine çevirmeye çalıştı. CHP ve MHP mitinge çağırması da bu planın bir parçasıdır. O yüzden ben bu süreci ‘FETO’ya karşı RETO’ olarak adlandırıyorum.
CHP ve MHP Yenikapı mitingine davet edilerek ne amaçlandı?
Birkaç nedeni var, bunların en önemlisi HDP’nin devam ettirdiği gerçek demokrasi mitingleridir. Diğerleri demokrasi diyor HDP hem gerçek demokrasi hem de Erdoğan’ın sivil darbesine hayır diyor. Bu mitinglere katılım Erdoğan’ı korkuttu ve bunun önüne geçmek istedi.
Yine CHP’nin tek başına yaptığı ve yapacağı demokrasi mitinglerinden korkuldu CHP ve MHP davet edilerek yapılan mitinglerin amacının ortak olduğu gösterilmek istendi.
HDP Yenikapı’ya davet edilmedi çünkü HDP’yi davet etseydi barış masasına tekrardan oturmayı kabul edecekti ve PKK terör örgütü demekten vazgeçmek zorunda kalacaktı. Bundan kaynaklı biz davet edilmedik iyi ki de davet edilmedi.
Konuşmanızın başında Erdoğan’ın ömrünün kısa olduğunu söylediniz ne dayanarak bunu belirttiniz?
Önümüzdeki birkaç ay çok önemli, Erdoğan ve hükümet bir ay içerisinde devrilebilir. Askeri darbe olmadan da devrilebilir. Hükümet düşebilir ve erken seçim olabilir.
AKP’den istifalar önümüzdeki günlerde başlayabilir bunun ardından bunun ardından hükümet güvenoyu alamayacak duruma gelerek düşebilir.
Gülen’e yakın, liberal kesimden ve bir takım AKP’li Kürt vekiller istifa edenler arasında olabilir. Şimdi bunu engelleme peşindeler. Örneğin barış sürecinde hep gündemde olan Beşir Atalay hiç sesi çıkmıyor neden.
Bir cumhurbaşkanı düşünün bir parti kuruyor ve 3 kurucusu yanında yok. Meclise seçtiği 4 meclis başkanından 3 tanesi yanında yok. Bu çok zor bir durum AKP içerisindeki büyük bir kesim Erdoğan’dan nefret ediyor. Erdoğan açınacak durumda.
Barış sürecine devam edilseydi yine de darbe girişimi yaşanır mıydı?
Barış süreci ile birlikte her şey iyiye doğru giderken, Kürtler ile birlikte ülkenin büyük bir kesimi rahat bir nefes almışken yeniden başlatılan savaş herkesi mahvedecek duruma geldi.
Barış süreci başarıya ulaşmış olsaydı darbe girişimi olmazdı. Erdoğan 7 Haziran’da tokadı yiyince ülkeyi yeniden bir savaşın içerisine sürükledi. Erdoğan 7 Haziran sonrası yaşanan darbe ülkeyi buraya getirdi.
Erdoğan’ın 7 Haziran sonrası ortaya koyduğu daha fazla faşist tutum ülkeyi bu hale getirdi. Sivil yönetimler ne kadar çok faşist bir tutum sergilerse darbe o kadar erken gelir.
ANF