Ortalık, "Gangster” çetelerinin kol gezdiği 1929 Şikagosunu andırıyor. Ama her şeye rağmen, o Gangsterler yaptıklarını inkardan gelmeyecek kadar mertti. Yaklaşık üç ay önce kaçırılan Kürt genci Hurşit Külter ise hala kayıp...
Kürtler, dünya ölçeğinde, depreşmiş ırkçı histerinin hedefinde. Yer yüzü boyunca topyekün bir savaş bu. Bir tavuğuna bile "kış” dememiş Rojava’yı baş düşman ilan etmenin başka anlamı var mı?
Yıkım topları, Rojava köylerinde eşelenen tavukları, beşikte uyuyan bebekleri katlediyor, uçaklar Kandil eteklerindeki sürüleri, gölgede uyuklayan ihtiyarları havaya uçuruyor, insan bedenleri tike tike havadan yere yağıyordu. Kürdün katline yeminli paçoz, yine de kana doymuyor, Şengal’e erişmek için, kurt taklidi yaparak çöl boyunca sürünüyordu.
Öbür yanda Maganda, yandaşlar güç toplayıp Kürtleri "yok” etmek için, önüne çıkana şirin görünme adına el, etek öpüp rüşvetler dağıtıyor, ağzının yarısı ile katil dediği Esad’a, öbür yarısıyla yeniden kardeşlik yalanları yolluyor, dünün "Siyonist, ezeli ve ebedi düşman, katillikte mahir” dediği İsrail’den sonra, ağız dolusu sövdüğü Rusya’nın ayağına kapanıyor, Barzani’yi kardeşlerine karşı kışkırtıyor, sınıra nöbeti dikiyordu.
İran’a verilen rüşvete, vinçte sallandırılacak Kürt gençleri ekleniyordu.
Kendi halkını da soyan Magandabaşı, eldeki kiralıkları, ganimet vaadiyle, içerideki rehine Kürtlerin üstüne salıyordu. Bunlardan ölen olursa şehit ilan ediliyor, geride kalan eşleri, çocuklarına da maaşlar bağlanıp ev verilerek hayatları müminleştiriliyordu.
Onun için kiralık adamlar, IŞİD’in "Allah u Ekber” (Allah büyüktür) naraları eşliğinde, tankları, topları gürlete gürlete saldırıyor, Varto, Cizîra Botan, Nusaybin, Silopi, Şırnak, Yüksekova, İdil, Silvan başta olmak üzere, Magandabaşına yüz vermemiş en az on şehir yere serilerek, Kürdün evini başına yıkılıyor, bebekler, ihtiyarları yataklarında katlediliyordu.
Bunlar olurken Magandabaşı, şifa bulmaz bir onursuzla, Kürde sırıtıp "kardeşim” diyebiliyordu. Dünyada ilk defa, bir katil katledilmişi öpüyordu.
Dünyanın vicdanı da yalanla teslim alınıyor, barbarlık hendek ve barikatlara karşı savaş olarak görülüyor ve kör bakıyor, sağır, lal duruyordu.
yer yüzü boyunca Kürtlere savaş ilan etmişti.
Oysa bu, yer yüzü boyunca, yok edicilik üzere Kürtlere karşı ilan edilmiş, genel savaşın bir parçasıydı. Magandanın savaş kolları, Kandil, Şengal ve Rojava’da da cinayetler işliyordu. Oysa buralarda onları ilgilendiren hendek ya da barikat yoktu.
Oralar bombalanırken, içeride köylerden sonra, şehirler de esir mi, rehine mi belirsizdi. On tane şehrin enkazı bile buharlaşmıştı.
Diyarbakır’ın orta yeri olan Sur’da, hendekler aylar önce kapanmış, ama 256 gün sonra insan ayağı ve sedası hala yasaklıydı. Şırnak ve Nusaybin, insana yasağın 154. günündeydi.
Dünya savaşlar tarihinde, benzeri yoktur, bunların. Hitler’in, işgal ettiği Fransa’da, Belçika, Polonya, Çek’te insanlara bu kadar uzun süre sokağa çıkma yasağı uygulamadı.
Göç-Der Diyarbakır Şubesinin tesbitine göre yalnızca Sur, Nusaybin ve Şırnak’ta 120 bin kişi Türk yıkımıyla evsiz kaldı. Kürtler, ırkçı saldırılar nedeniyle, ilk defa Türk bölgelerine dönüp bakmadılar. Kendi topraklarına baktılar. Yıkılmış şehirlere yakın sulaklar, evini kaybetmiş Kürtlerin bezden çadırları, çardaklarıyla dolu.
"Mazlumların yardımcısı” teranesiyle Filistin’e, Suriyeli mülteciler, Somali’deki yoksullara yardım ettiğini davullar çalarak dünyaya ilan eden Maganda, Kürdün Kürde yardımına da el koyuyordu. Kürt insan değildi, ona göre. Aç bebekler, çikolata, çilek için değil, ekmek için ağlayan çocuklar, yardımı hak etmiyordu.
Paçoz Kürtler, barbarın karşısında "sallanan senideki tuzun sesini almış Cahş gibi”, titrek duruyordu. Ucu gösterilen üç kuruşu hak etmek için, besleme televizyon ve gazetelerde.
Oysa Maganda, Kürt şehirlerini yıkmakla kalmıyor, kendisine oy vermeyen ikisini de (Şırnak ve Hakkari) ilçe yaparak cezalandırıyordu.
Dili, kültürü, kimliği esir alınmış, rehine olarak hayatı kuşatılmış Kürt, yerde çiğnenen onuru davasında diri diri yakılmayı göze alırken, Paçoz dalkavukça taklalarla yağlı kemiği hak etmeye çalışıyordu.
Bu yazıyı noktalarken, ajanslar AKP’nin Kürdistan’da CHP ve MHP’nin de katılımıyla, "Demokrasi mitinglerine benzer” bir gösteriye hazırlandığını haber veriyordu.
Bu haber sana ve senin içindi Paçoz Kürt. "Milli Güvenlik ve Kamu Düzeni” adına kurulan üçlü çetenin Faşist cephesi, Kürt kırımı, Kürdistan’ın yıkım ile yangınların faydalarını anlatıp bir ağızdan "ey Kürt, Türk ol çok yaşa ve makarnayı, pirinci kap” diyeceklerdir.
AKP Ajansının haberinde şöyle deniliyordu:
"AK Parti, bölgedeki vatandaşlarla "gönül köprüleri” kurmak için işadamı, sanatçı, sporcu ve kanaat önderlerinin de aralarında bulunduğu geniş bir heyetle eylül ayı başında Diyarbakır, Van ve Mardin’e çıkarma yapacak. Bölge halkına "Devlet ve millet yanınızda” mesajı verecek olan AK Parti, yoksul ailelere ve ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştıracak.”
İltifat diye, Kürdü aşağılamanın tarifidir, bu haber.