HABER MERKEZİ - Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından startı verilen “Darbeye Hayır, Demokrasi Hemen” mitinglerinden ikincisi İzmir Gündoğdu Meydanı’nda onbinlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Gündoğdu Meydanı’nda bir araya gelen binlerce kişi, darbelere, diktatörlüğe ve OHAL’e karşı tepkisini dile getirirken barış, demokrasi ve özgürlük istedi. Mitinge DİSK, KESK ve TMMOB gibi birçok emek örgütü de destek verdi. Mitinge HDP İzmir milletvekilleri Ertuğrul Kürkçü, Müslüm Doğan ve Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat da katıldı.
Daha güçlü demokrasi
Mitingte ilk olarak emek ve demokrasi güçlerinin ortak metni okundu. Metni okuyan TMMOB İzmir İKK Sözcüsü Melih Yalçın, “Emekten, barıştan ve demokrasiden yana güçler olarak, darbecilere de, sivil dikta heveslilerine de karşı mücadelemizin, sahip çıktığımız değerlerin gereği olduğunun bilincindeyiz. Bugünden sonra yapılacak şey, hangi kesimden olursa olsun ülkemizde demokrasiyi hedef alanlara inat demokrasiyi yeniden inşa etmek ve eşitliği, özgürlüğü tüm toplumsal kesimler için daha güçlü istemektir” dedi.
'Tarih yeniden yazılıyor'
Ardından halka seslenen HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İzmir'de gönlü barıştan kardeşlikten yana olan herkesi, "Bu kritik ve tarihi dönemde kendi özgürlük sevdasına, demokrasiye sahip çıkan her bir yurttaşı yürekten" selamladığını söyledi. Tarihsel bir süreçten geçildiğine dikkat çeken Demirtaş, "Çok tarihi kritik sadece Türkiye için değil tüm Ortadoğu ve dünya için önemli anların yaşandığı bir dönemden ve tarihin yeniden yazıldığı günlerden geçiyoruz" dedi. Darbeyi kınayarak sözlerine devam eden Demirtaş, "Darbeyi hesaplayanlar, darbeyle askeri yöntemlerle parlamentoyu bombalayarak yüzlerce insanı katlederek, ülke yönetimine el koymaya çalışarak hiçbir meşru zemine sığınamazlar" şeklinde konuştu.
'Darbenin nedeni demokrasi eksikliği'
Darbede yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı dileyen Demirtaş, "Çok şükür ki Türkiye'de tüm siyasi partilerin karşı koyuşuyla darbe bertaraf edilmiştir. Darbenin nedenlerinden birinin demokrasinin eksik olmasından kaynaklandığını söyleyen Demirtaş, "Demokrasi ile alakası olmayan ülkelerde darbeler yaşanıyor. Biz de maalesef 14 yıllık AKP iktidarı döneminde kurumsal demokrasiyi inşa edemediğimiz için 15 Temmuz'da darbe girişimi oldu" dedi.
'Süzüle süzüle tüm kadroları ele geçirdi'
AKP döneminde demokrasinin kurumsal hale getirilmediğini ve tüm kadroları ele geçirerek devletin malını kendi malları gibi gördüklerini söyleyen Demirtaş, "Devlet hepimizin malı, vergilerimizle parasını kuruşu kuruşuna ödüyoruz" ifadelerini kullandı. 14 yıldır AKP iktidarının devleti eline geçirmek için elinden geleni yaptığını ifade eden Demirtaş, "3 yıl öncesine kadar da devleti Fethullah Gülen Cemaati'nin sahili yapmak için ellerinden geleni yapıyorlardı" diye konuştu. "Bazı şehirlerde valilerin sözü geçmiyor, o şehirde 'sorumlu abilerin' sözü geçiyordu, buna bizzat şahit oldum" diye belirten Demirtaş, "Bunlar bakanlık yoluyla; genel müdürlük savcılık hakimlik memuriyet aklınıza ne geliyorsa bütün bu kadrolara ve kademelere adeta büyük bir torpille geldiler. Cemaatin hedef gösterdiği kişileri meslekten attılar. Üniversite öğrencileri cemaat kadrolarının baskısı altında sınıf geçemez hale geldiler. Üniversitelere adeta bir terör odağı şeklinde çöktüler. Bunları yaptılar sızma şeklinde değil süzme şeklinde. Süzüle süzüle tüm kadroları ele geçirdiler" diye vurguladı.
'Bunların karşısında direnmekten başka yol yoktu'
Demirtaş, Gülen Cemaati'nin nasıl örgütlediğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: AKP'nin buna ihtiyacı vardı. Cemaate sendika kurdurdular. Buna üye olmayan memurlar atanamadı, tayin olamadı. Sarı sendikaları böyle ürettiler. Unutmayın bunlara TOKİ'den evler yaptılar. Ucuz konutları memurlara, cemaat sendikası üyesi olanlara dağıttılar. Gerisini ezmeye sürgünlerle baskı altına almaya çalıştılar. Parlemento'da o dönem meclis kürsüsünden biz bunları eleştirdiğimizde bunlar bize saldırırdı. Hoca efendiye laf söyleyemezsiniz diye saldırırdı. Çünkü vekillerinin yarısı cemaatten. Bunlar tehlikelidir devleti ele geçirecekler yanlış yapıyorsunuz diye anlatmaya çalıştık. Ancak bunları eleştirmek tutuklanma gerekçesiydi. Çünkü hakim ve savcılar da cemaatti. Bunlar karşısında direnmekten başka çare yoktu.
'Orduya havale etmek hataydı'
Kürt sorununu orduya havale etmenin hata olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Bunlardan büyük bir ders çıkarmış olmaları en büyük temennimizdir. Hata yapılabilir ama gelinen noktada sağlıklı bir özeleştiri doğru bir politik tutum ortaya konulursa korkumuz kaygımız olmaz. 15 Temmuz’dan bu yana bakıyoruz tek birinden bile ders çıkarma durumu yok. Yine devletin ele geçirme politikası işliyor. Demokratik tek bir uygulama yok. Yine vatan millet Sakarya edebiyatı ile toplumu aldatma var" dedi.
Dost dediklerin düşman çıktı'
"Senin dost dediklerin düşman çıktı, düşman dediklerin darbeye karşı çıktı" ifadelerini kullanan Demirtaş, "Mevzu özgürlüğümüz geleceğimiz olduğunda tek yürek olabilmektir. Biz HDP olarak bunu başarıyoruz. Türkiye'nin gerçek fotoğrafı budur" şeklinde konuştu.
'40 bin öğretmen Cemaat'e üye miydi?'
Bu darbeye karşı direnmek ne kadar meşru ise otoriter dikta sistemine karşı direnmek de o kadar meşrudur diye konuşan Demirtaş, "Darbe ile hukuk çevçevesinde mücadele etmek doğrudur. Niye Olağanüstü Hal (OHAL) ile yapıyorsunuz ki bunların hepsi insan hakları ihlallerine neden oldu. 40 bin öğretmen işinden oldu. Darbeci mi değil mi bakılmıyor bile. Cemaatin evinde kalmış okumuş olabilir bu suç değildir, geçmişte suç değildi" dedi.
'Tecrite son verilmeli ve İmralı ile müzakereye başlanmalı'
Demirtaş, "OHAL amacı dışında kullanılırsa bir kez daha hata yapılmış olur. Bizim bu kritik süreçten çıkışla ilgili önerilerimiz var. Birincisi Kürt sorununda müzakere dediğimiz yola yönteme dönmek gerekir. Silahların susması İmralı'da tecride son verilmesi lazım. Bu çok öneli çok hassas bir konudur. Bu, ülkemizin iç barışına katkı sunar. Bu ülkede Kürt ve Alevi sorunu var" ifadelerini kullanarak, idam tartışmasına da değinen Demirtaş, Parlamento'da idam cezası geçse bile bunun darbecilere uygulanamayacağını söyledi. Demirtaş, OHAL'in de kaldırılmasını ve Parlamento'nun devrede olduğu bir denetim sürecinin işlemesi gerektiğini söyledi. Son olarak moralli olma çağrısında bulunan Demirtaş,"Bu ülkede tekçi anlayışın faşizmin etrafında kenetlenme anlayışı içerisinde olmayacağız. Ama bize gelin bize nar gibi olalım deniyorsa biz hazırız. Zor günlerden geçiyoruz ama bunları atlatacağız lütfen moralli olun. Bu ülke aydınlık yarınlara kavuşacak. Tek parti değiliz ama tek yüreğiz. Belki bizi tekleştirmek istiyorlar ama biz yürekte tekliği sağlayana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" diye sözlerini sonlandırdı.
Gündem