HABER MERKEZİ - İmralı Heyeti, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın durumu hakkında hükümet tarafından bilgi verilmemesine dair yazılı açıklama yaptı. 5 Nisan 2015 tarihinden bu yana İmralı adasında ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Öcalan ile ilgili devreye konan hukuksuzluklar ve bunların getirdiği kaygıların 15 Temmuz darbe girişiminden sonra artarak devam ettiğinin belirtildiği açıklamada, "Gerek Sayın Öcalan’ın daha önceki tarihlerde yaptığı İmralı adasının olası darbeden ne biçimde etkileneceğine dair çözümlemeleri gerek darbe girişimi sonrasında kamuoyuna yansıyan bir takım bilgiler gerekse de hükümet ve devlet yetkililerinin Sayın Öcalan ile ilgili hukuksuzluk ve kaygılara cevap olma hususundaki yetersiz ve ciddiyetsiz tavırları yaşanan kaygıları had safhaya ulaştırmıştır" denildi.
Açıklama şu şekilde devam etti:
15 Temmuz Darbe girişiminin hemen ertesinde devlet ve hükümet yetkilileri ile temas sağlayan heyetimiz, söz konusu kaygıları aktarmış ve bu kaygıların giderilmesi için İmralı Adasına aile, avukatlar ve bağımsız heyetlerin gidişine izin verilmesi hususunun acil bir zaruret olduğunu ifade etmiştir. Nitekim bu görüşmelerden elde edilen bilgiler neticesinde heyetimiz kamuoyuna gerekli açıklamaları yapmış, tarihi uyarılarını da her defasında yinelemiştir.
Hükümet ve devlet tarafından heyetimizin ilettiği kaygılara bugüne kadar net bir cevap verilmediği gibi, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine Bursa 1. İnfaz Hâkimliği, İmralı Adası’nda tutulan Sayın Öcalan ile diğer tutsakların zaten gasp edilmiş olan her türlü ziyaretçi, yazılı haberleşme ve telefon görüşmeleri haklarını bir kez daha OHAL süresince yasaklamıştır.
Söz konusu karar, ağırlaştırılmış tecrit içinde yeni bir ağırlaştırılmış tecrit kararıdır. Bu karar, Türkiye’de sivil ve askeri darbe girdabı içerisinden demokratik bir çıkış arayan Türkiye halklarının ortak geleceğine yönelmiş provokatif bir karardır. Bu karar hukuka, adalete ve demokratik çözüme karşı atılmış hukuk dışı ve gayri meşru bir adımdır.
Söz konusu kararın derhal geri alınması elzemdir. Aynı zamanda kamuoyunun endişelerini gidermek ve toplumsal gerilimin artmasının önüne geçmek için hükümet ve devletin üzerine düşeni yapması ve Sayın Öcalan ile görüşme sağlanması gerekliliğini ivedi bir şekilde tekrar vurgulamak istiyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan kurtuluşun yegane yol ve yöntemi Kürt Sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin biriken sorunlarının çözülmesidir. Bu çözüm için yapılması gereken tecrit içerisinde tecrit uygulamak değil, demokratik müzakere koşullarını hayata geçirmektir. Bunun için de darbe mekaniğini çok önceden öngörmüş, çözümlemiş, devletin resmi tutanaklarına girecek şekilde tarihe karşı gerekli uyarıları kayıt altına almış Sayın Öcalan’ın eşit ve özgür müzakere koşullarının bir an önce sağlanması son derece hayatidir. Aksi bir durum, darbe mekaniğinin başındaki sivil ve askeri aktörleri değiştirerek sonuç almasına hizmet edecek ve halklarımızı büyük bir darbe karanlığının içerisine gömecek riskleri taşımaktadır. Şüphesiz bu durum sadece Kürdistan ve Türkiye halklarını değil, tüm Ortadoğu ve dünya halklarını da yakından ilgilendiren tarihsel bir gerçekliktir.
Bu kapsamda Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği Kurumları, CPT, Af Örgütü başta olmak üzere tüm uluslararası ve ulusal kurumları, demokrasiden ve barıştan yana olan tüm kamuoyunu ve tüm halklarımızı duyarlılığa davet ediyoruz."
(Gündem)