15 Temmuz 2016 akşamı yapılan darbe girişimi yakın tarihte yapılan Saray Darbenin sonucudur. Saray Darbesi Saray Gladyosu’nun (MHP’nin bazı kesimi ve Ergenkon’cular) desteği ile 07 Haziran 2015’ten itibaren başlayıp devam etmekte. Saray Darbe’si bir çok adım ile ilerliyor. İlk adım Demokratik bloğa karşı gerçekleştirilmiştir. Şeçimden sonra halkın iradesini yok sayıp yeni bir seçim ile AKP çoğunluk hükümetini kurdu ve akabinde Erdoğan Orduya tam yetki vererek Kürdistan’a yöneltip orda yaşayan halka özellikle Sur, Cizre ve Nusaybin’de vahşet yaşatmıştı. Sonrasında HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdı ve birçok milletvekilerimizi darp ettirdi. Sokaklarda “Mecliste PKK istemiyoruz” sloganları ile milliyetçi ve ırkçı dalgasını hiç olmadığı kadar yükseltmiştir. Bu olaylar demokratik bloğun gücünü büyük bir ölçüde zayıflatmıştır.
İkinci adım ise ordu ve yarıgıya yöneliktir. İlk etapta Ağustos’da yapılacak Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında birçok kadroyu emekli edip yerine Erdoğan’a yakın generalleri komuta kademesine getireleceği Erdoğan dillendirmişti. Emekli etmenin gerekçesi de Cemaatcı olduklarını tespit etmiş olmalarıydı. Bu tespit ne kadar doğru bilemeyiz, bunu zaman gösterir bize ancak. Şuan için bilinen tek durum bu kesimin Erdoğan’a biaat etmeyişidir. Bunun yanı sıra İzmir askeri casusluk davası kumpas soruşturmasının savcısı Okan Bato’nun da cemaatcılar hakkında bir şüpheli listesi ve askerlerin tamamı hakkında gözaltı kararı olduğu söylendi. YAŞ toplantısından önce operasyonların başlatılması kararı alında ve Erdoğan’da bu kararı onayladı. Operasyon 16 Temmuz 2016, saat 04.00’ de yapılacaktı. Operasyon gerçekleşeceği vakitlerde ise Erdoğan Maramaris’te tatil yapıyor olacaktı. Olaylar patlarken, Erdoğan böylelikle can güvenliğini olay yerinden uzaklaşma ile almıştı.
Uzun zamandır Saray orduya yapacağı darbeye karşı ordu içinde bir gurup karşı darbe organize ediyordu. Şuan için bu gurubta Jandarma ve Hava Kuvvetleri’nin bulunduğu tespit edilmiştir. Tahminen darbe girişimi YAŞ toplantısından kısa bir süre önce yapılacaktı, lakin toplantıya 2 hafta kala operasyon kararının alınması hesapları bozdu. Operasyondan haber alan darbeci gurup harekete geçme kararı aldı, çünkü listede onlarında ismi yazılıydı.
Darbe girişimini kısaca özetleyelim. O gece ne olmuşdu?
Darbeyi yapan ekibin başında Albay Muharrem Köse ve Orgeneral Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk geldiği iddia ediliyor. Bilindiği gibi Akın Öztürk 2013 yılında Balyoz’dan sonra terfi Havva Kuvvetleri Komutanlığına terfi etmişti.
TRT’de darbe bildirisini okutulup sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin e-posta adresinden tüm basın mensuplarına "Ülke yönetimine bütünüyle el konuldu" şeklinde mesaj gönderildi. Bu mesaj TSK'nın internet sitesinden de yayınlandı.
TSK’ye haber vermenin amacı destek vermeye çağrı yapmaktı. Aksi taktirde, daha girişime başlamadan, kontroll altına almadan engel olabilecek güçlü bir orduyu haberdar etsinler ki.
Sonra İstanbul'daki Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü bir grup jandarma tarafından araç trafiğine kapatıldı. İstanbul Bayrampaşa'daki çevik kuvvet binasının girişine çok sayıda tank konuşlandırıldı.
Sonrada Genelkurmay Başkanı Hulusi Aka rehin alındı. Ardından Atatürk Havalimanı yolu trafiğe kapatıldı. F-16'dan bombalar atıldı ve TBMM bombalandı. İmam’ların ezan ve sela çağrıları ile sokağa çıkan halka, özellikle İstanbul ve Sakarya'da ateş açıldı. İstanbul'da 2 kişi hayatını kayıp etti, Sakarya'da 8 kişi yaralandı.
Erdoğan Marmaris'de otelden ayrılmasından sonra bombalandı ve genel sekreteri alıkonuldu. Birçok illerde devlet kurumlarında ele geçirme teşebbüsleri ve sokaklarda çeşitli büyüklüklerde çatışmalar yaşandı. Bunlar olurken 1. Ordu ve 3. Kolordusu seyirci kalmış olması gerekir ki o sırada hiç bir müdahale gelmedi. Bu olaylar sonrası 1.Ordu komutanı Ümit Dündar "Bu TSK'nın desteklemediği bir hareket" açıklamasında bulundu ve gerekli tedbirlerin alınmakta olduğunu ve hükümetin yanına olduğunu belirtti.
Birçok kişi ağır yaralandı ve birçok kişi öldü. 17 polis hayatını kaybetti, Türksat kampüsünde 2 personel görevlisi hayatını kaybetti.
Boğaziçi Köprüsü'nü ulaşıma kapatan 50 kişilik asker grubu teslim oldu ve tatbikat için gönderilen bir gurup Asker linç edilip, kafalar kesildi.
3000’ yakın adli ve idari hakim hakkında gözaltı kararı alındı, 5 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesinin üyeliği düşürüldü, 10 Danıştay üyesi gözaltına alındı, 2 Anayasa Mahkemesi üyesi hakkında gözaltı kararı verildi ve çeşitli rütbelerden 3000’e yakın subay ve asker gözaltına alındı.
Darbe şüphesi kapsamında general rütbeli 61 asker gözaltına alınmıştır;
Darbe girişiminde yer alan gurup ordu içinde destek bulamadığından ve 1. Ordu Komutanlığın’dan da karşıt açıklama gelmesi ile gelebilecek tüm destekler kesildi. O açıklamadan sonra kimse gurubun yanında yer almaya cesaret edemezdi zaten. Açıklamayı yapan ise 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar’dı. Ne ilginçtir ki Dündar’ın hakkında da gözaltı kararı alınmıştı ve süpheli listesinde yer alıyordu. Darbe gurubun ondan destek beklemesi yerine darbe girişimini boşa çıkaracağına ihtimal verememişlerdi besbelli. Tersine durumdan mütevelit destekleyeceğini tahmin etmişte olabilirler, fakat Dündar’ın açıklaması olmasaydı bu gurubun tarafına geçenler olacaktı ve darbe girişimi dahada büyüyecekti. Bu gurub mevcut halleri ile başarılı olamayacağını bilecek kapasitedeydiler, ziraa ordu içinde senelerini vermiş olanlar var. Geriye iki alternatif kalıyor. Ya yukarda belirtiğim gibi “biz başlatalım, gerisi gelir” dediler yada daha önce yapılan ittifaklar bozuldu ve gurup ortada kaldı. Darbe bastırıldan sonra ismi listede yazan Dündar ne tutuklandı nede emekli edileceği söz konusu değil. Birde 1. Ordu Komutan iken askeri darbe girişiminden sonrada Erdoğan tarafından Genelkurmay Başkanlığı'na geçici vekalet ile atandı. Sanırım neler olduğunu tahmin etmek zor değil. Darbe girişimci gurup ile İttifaklar ne ara bozuldu ve Erdoğan ne zaman bu kesimi kendi tarafına çekti çokta önemli değil. Sonuç itibari ile Erdoğan’nın orduya soktuğu birçok ajan ve MİT elemanları var. Darbe girişiminden haberdar ve isimleri bilmiyor olması imkansız. Durumları fırsata çevirmeyi Erdoğan’dan başka Türkiye’de daha iyi kim yapabilirdi ki zaten. Al sana bir Osmanlı oyunu. Zamanla daha neler ortaya çıkacak merak ediyoruz.
Halkın darbe girişimine karşı sokağa çıkması girişimi bastırmakta etkili oldu, lakin o gece demokrasi kazandı demek elbette mümkün değildir. Halk yukarda bahs edilen oyuna alet oldu sadece.
Halkı İmam’ların sela ve ezan çağrıları ile düğmesine basılmış robotlar gibi meydanlara döküldü, meydanlarda boğaz kestip, cesetlerin üzerine işeyip, ölü çocuk bedenlerini küfürler ile tekmeleyip, akıla gelmeyen vahşiliklerle ortalığı darma dağan ettiler. Bu tutum asla demokratik bir çıkış olamaz.
Bir ülkede darbe girişimi gerçekleşiyorsa o ülkede demokrasi yoktur zaten. Kaba güç ile otorite kurup devleti ele geçirme girişimleri ancak anti-demokratik ülkelerde mümkündür. Bu nedenle o gece, İmamların talimati ile sokakağa çıkmak AKP, Erdoğan ve İmamlara biaat etmekten başka birşey değildi. Demokrasinin kazanılabilinmesinin tek yolu halkın ülkedeki her türlü dikte rejmine karşı sokağa çıkıp halkın eğemenliğini savunmaktan geçer, ki ne yazık ki Türkiye’de böyle ortak bir irade mevcut değildir. Olmadığının en büyük kanıtıda halkın sokaklarda darbe bastırıldıktan sonra “idam isteriz” ve “intikam” diye slogan atmalarıdır.
AKP’nin anti-demokrat, despot siyaseti ülkede bu olay sonrası meşrulaştırılacaktır. Darbe mekanizmasına uygun sonu gelmeyen göz altı ve tutuklanmalar şimdiden başladı bile. Halkı halen sokaklara davet eden iktidarın amacı 3. adımda gereksiz bir gerilim yaratıp iç çatışmasına doğru götürmektir büyük ihtimal. İşte bunlar olduktan sonrada Başkanlık sistemine engel kalmayacak ve Erdoğan Sultanlığın ilan edip ve bir daha kalkmamak üzere tahtına oturacak.
Bu duruma ülkenin vatandaşları, demokratik kesim izin vermemelidir. Darbeleri tetikleyen Erdoğan ve AKP’nin despot siyaset bu darbe girişiminden 1. Derecede sorumlu olduğunun farkına varmalı ve koyun gibi AKP sürüsünün peşinden yürümekten vaz geçmelidir. Demokratik çözüm süresicinin başlatılmasından ısrarlı olmalıdır, çünkü ancak demokratik bir toplumda darbe kültürü mahkum olur. Bunu seneler önce devalarca ve ısrarlar Sayın Abdullah Öcalan demişti: “Çözüm süreci biterse darbe mekaniğini devreye sokacaklar. Türkiye'de darbe yapmaya çalışacaklar. Çözüm süreci darbenin önünde bir engeldir”.
Türkiye’de darbeler tetiklenirken, oyun içinde oyun yapılırken, ordu bir çırpıda değiştirilebilinirken Fuat Avni’nin ya da Fuat Avni hesabını kullanan kişi ya da kişilerin tweeter hesabının aktif olması ilginç bir nokta, çünkü anlaşılan Erdoğan burnunun dibine kadar giren ekibi değiştirmiyor ya da değiştiremiyor, hemde at izi it izine karışmışken.