KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, hala kimlikleri ve amaçları belli olmayan bir askeri darbe girişiminin gerçekleştirildiğini belirterek, “Yakında yapılacak askeri şura toplantısında Tayyip Erdoğan’ın kendine yakın generalleri komuta kademesine getireceğinin söylendiği günlerde bu darbe girişiminin yapılması dikkat çekicidir. Öte yandan faşist AKP iktidarının dış politikasının çok tartışıldığı bir dönemde gerçekleşmesi de bu darbenin diğer bir boyutu olmaktadır” dedi.
KCK açıklamasında devamla şu hususlara dikkat çekildi:
DARBE GİRİŞİMİ TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ OLMADIĞININ KANITIDIR
“Hangi iç ve dış siyasi etkenler ve odaklar içinde olursa olsun, hangi nedenlerle bir iktidar mücadelesi yürütülürse yürütülsün, bu durum birilerinin demokrasiyi savunup savunmaması sorunu değildir. Aksine bu durum Türkiye'de demokrasi olmadığının kanıtıdır. Bu tür iktidar kavgaları ve birilerinin fırsatı bulduğunda iktidarı ele geçirme girişimleri yaptığı yerler demokratik olmayan ülkelerdir. Bu tür ülkelerde bir otoriter güç başka bir otoriter gücü alaşağı etmek için kendine göre koşulları uygun bulduğunda darbe girişimlerinde bulunur. Türkiye'de gerçekleşen de budur.
TAYYİP ERDOĞAN VE GLADYOSU DA 7 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARINA İLİŞKİN DARBE YAPMIŞTI
Bundan bir yıl önce de Tayyip Erdoğan ve Saray Gladyosu MHP’yi, tüm faşistleri, Ergenekoncu olarak ifade edilen ulusalcı askeri güçleri ve ordunun bir kısmını yanına alarak 7 Haziran seçim sonuçlarına yönelik bir darbe yapmıştır. Halkın seçimlerde ortaya çıkardığı demokratik iradeye karşı bir saray darbesi gerçekleştirilmiştir. Nasıl ki demokrasi güçleri biraz güçlendiğinde, Kürtler biraz örgütlenip siyasi irade ortaya koyduğunda darbeler yapılmışsa, 7 Haziran seçim sonuçlarına da bu nedenle darbe yapılmıştır. AKP faşizmi Kürt Özgürlük Hareketi ve demokrasi güçlerini bastırmak için tüm faşist güçler ve genelkurmay başkanının da içinde olduğu ordunun bir kesimiyle ittifak yapmıştır. Orduyu Kürt şehir ve kasabalarının üzerine sürerek şehirleri yakıp yıkmış, yüzlerce sivili katlettirmiştir. Ordunun işlediği suçlardan yargılanmasının önüne geçmek için yasalar çıkarmıştır. Bu nedenle aydınlar ve demokrasi güçleri AKP iktidarının tamamen askeri vesayeti yasalaştıran ve meşrulaştıran bir iktidar haline geldiği değerlendirmesi yapmışlardır.
ASKERİ KLİĞE KARŞI BAŞKA ASKERİ KLİĞİN DARBE YAPMA GİRİŞİMİDİR
Dünkü darbe girişimi öncesi de bir askeri vesayet rejimi vardı. Dolayısıyla gerçekleşen şu anda hakim olan askeri kliğe karşı başka bir askeri kliğin darbe yapma girişimidir. Zaten bu nedenle şimdiye kadar ordunun darbe yapmasını isteyen çevreler bu defa askeri vesayeti kabul etmiş Tayyip Erdoğan’ın yanında yer almışlardır. MHP’nin ve şovenist ulusalcı kesimlerin daha baştan Saray Gladyosu ve onun faşist müttefiklerinin yanında yer alması, yaşananın demokrasi karşıtlarıyla demokrasi güçleri arasındaki mücadele olmadığını çok açık biçimde ortaya koymaktadır.
DARBE GİRİŞİMİ SONRA ERDOĞAN VE SARAY GLADYOSUNUN SANKİ DEMOKRATMIŞ GİBİ GÖSTERİLMESİ TEHLİKELİ BİR YAKLAŞIMDIR
Bu darbe girişiminden sonra Tayyip Erdoğan, Saray Gladyosu ve faşist AKP iktidarının sanki demokratik bir iktidarmış gibi gösterilmesi, yapılan darbe girişiminden daha tehlikeli bir yaklaşımı ve durumu ifade etmektedir. Otoriter, despot, demokrasi düşmanı güçlerin arasındaki iktidar mücadelesini demokrasi karşıtlarıyla demokrasi arasındaki mücadele olarak göstermek, mevcut faşist ve despot iktidarı meşrulaştırma ve bu gerçeğini örtmekten başka bir anlama gelmemektedir.
DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN BİR TARAFIN YANINDA YER ALMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR
Türkiye'de ne sivil bir iktidar vardır; ne de demokrasi güçlerinin darbecilere karşı bir demokrasi mücadelesi vardır. Ortada demokrasi ve Kürt düşmanı mevcut siyasi sistemi kimin yöneteceği kavgası bulunmaktadır. Bu açıdan bu çatışmada demokrasi güçlerinin bir tarafın yanında yer alması söz konusu değildir.
EĞER DEMOKRASİYE KARŞI DARBE VARSA EN BAŞTA FAŞİST AKP YAPMIŞTIR
Eğer demokrasiye karşı bir darbe varsa, bu en başta da faşist AKP iktidarı tarafından yapılmıştır. Yargının tümden siyasi iktidarın denetimine alınması, milletvekili çoğunluğuna dayanarak her türlü faşist yasa ve uygulamaların devreye konulması, milletvekillerin dokunulmazlığının kaldırılması, belediye eşbaşkanlarının tutuklanması, belediye eşbaşkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması, başta HDP ve DBP olmak üzere binlerce siyasetçinin zindanlara doldurulması demokrasiye yapılmış en büyük darbe niteliğindedir. Kaldı ki Kürdistan'da Kürt halkına yönelik hiçbir darbe döneminde olmadığı kadar soykırımcı faşist sömürgeci bir saldırı yürütülmektedir.
TÜRKİYE’Yİ BU TÜR ÇATIŞMA İÇİNE SOKAN AKP İKTİDARIDIR
Türkiye'yi bu tür çatışma içine sokan, Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı bir savaş hükümeti haline gelen bir AKP iktidarı vardır. Tekçi, hegemonik ve demokratik olmayan karakteriyle Türkiye'yi kaos ve çatışma içinde tutmaktadır. Zaten başta Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı olmak üzere kendisinden olmayan her kese karşı yürüttüğü savaşla Türkiye'yi süreklileşen bir iç savaş ortamında tutmaktadır.
Son darbe girişimi de göstermiştir ki Türkiye'nin AKP faşist iktidarından kurtularak demokratik bir yönetime kavuşması ihtiyacı bulunmaktadır. Yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin mevcut tekçi, hegemonik faşist iktidardan kurtularak demokratikleşmesini acil hale getirmiştir.
Bu çerçevede demokrasi güçlerine düşen görev, yaşanan çatışmalardan sonra faşist AKP iktidarının karakteri ve uygulamalarının demokrasi adına örtülmesinin ve meşrulaştırılmasının önüne geçecek bir tutum ve mücadeleyle Türkiye'de demokratikleşmeyi sağlatacak bir demokrasi ittifakının yaratılması olmalıdır. Bu darbe girişimi AKP faşizmine karşı mücadeleyi gevşetmek bir yana, bu mücadeleyi yükselterek Türkiye'yi bu kaos ve çatışma ortamından çıkaracak demokratik bir Türkiye'yi yaratmak olmalıdır.
ANF