Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, gündemdeki önemli gelişmeleri, gazetemiz Özgür Gündem’e değerlendirdi.
Ankara - Amed’in Licê ilçesinde köylüleri yakma girişimiyle gündeme gelen SADAT A.Ş.’yi “AKP’nin IŞİD’vari JİTEM yapılanması” olarak değerlendiren Demirtaş, devlet içerisinde AKP’nin desteğiyle örgütlenen “cihatçı” bir DAİŞ anlayışının varlığına işaret etti. SADAT’ın da doğrudan Türkiye içinde ve dışında cihatçı faaliyetler yürütmek, eğitmek ve bunları koordine etmekle görevli bir şirket olduğuna dikkat çeken Demirtaş, şu değerlendirmelerde bulundu: “Emniyet birimleri içerisinde jandarma özel hareket içerisinde de DAİŞ’in sloganlarını, yazılarını kullanan görevliler olduğu bütün bu operasyonlarda ortaya çıktı. Bunlar, AKP tarafından korunuyor. Bildiğim kadarıyla emniyet ve ordu içerisinde de bunlardan rahatsızlık var. Bunlar çok ayrı bir birim gibi çalışıyorlar. Kendilerini doğrudan saraya bağlı gibi hissediyorlar. Tıpkı geçmişteki kontr-gerilla gibi emniyet ve ordu içerisinde JİTEM’vari bir örgütlenme ile ayrı bir hiyerarşiye bağlı olarak çalıştığı şu anda IŞİD’vari bir örgütlenme Türkiye’de var. JİTEM’in yerini AKP’nin IŞİD’i aldı. Kendilerine bir dokunulmazlık zırhı da getirildi. Artık ellerini kollarını bağlayan bir kanun da yok istediği şekilde insanlığa karşı bir suç işleyeceklerdir.”
AKP Külter’in akıbetini biliyor
49 gündür kendisinden haber alınamayan DBP Şirnex İl Yöneticisi Hurşit Külter’in durumuna ilişkin bakanlıklar nezdinde defalarca girişimlerde bulunduklarını ancak hükümetin bu konuda sessizliğe büründüğünü söyleyen Demirtaş, bu sessizliğin nedenini şöyle açıkladı. “Çünkü akıbetini kendileri biliyor. Fakat açıklayabilecek durumda değiller. Daha önce de bu bölgede binlerce kayıp olayı yaşandı. Ancak uzun süre sonra ilk defa bu kadar açık bir şekilde Hurşit Külter şahsında bir kayıp vakası yaşanıyor. Çünkü gözaltına alındığını mesajla bildirildi. Bazı JİTEM hesapları gözaltına alındığını teyit etti. Sonra da inkar etmeye başladılar.”
‘Kayyum atama eşkiyalıktır’
DBP’li belediyelere dönük kayyum atama girişimlerini “darbe” olarak değerlendiren Demirtaş, kayyum atanacak belediyelerde belediyecilik hizmetlerinin tamamen duracağı uyarısında bulundu. Demirtaş, kayyum atamanın şartlarının hukukta tanımlandığını ifade ederek, hükümetin hem bazı şirketlere uyguladığı kayyum uygulaması hem de belediyeler için düşündüğü kayyum atama hazırlığının tamamen “gasp” ve “eşkiyalık” olduğuna vurgu yaptı.
Demirtaş, “Hükümetin yanıldığı şudur; gerçekten toplumu belediyelere el koyma suretiyle PKK’yi bitireceğine ve ‘terörle mücadelede’ etkili olacağına inandırmış durumda” derken, AKP’nin 14 yıldır iktidarda olmuş olmasına rağmen hiçbir temel sorunu çözemediğini hatırlatmaktan geri durmadı.
AKP’nin söz verdiği hiçbir konuda kalıcı çözüm üretemediğini kaydeden Demirtaş, “Meclis’teki sayıları belki bu yasayı çıkarmaya yetebilir ama pratikte kesinlikle uygulamayacaklar ve başarılı olamayacaklardır. İki nedenden dolayı; birincisi PKK ve belediyeler bağlantısı kesinlikle bir yalandır. PKK’nin belediyelerden destek aldığı tümüyle bir iftiradır. İkincisi kayyum atanmış hiçbir belediye o belediyeyi yönetemeyecektir. Halk, personel buna izin vermeyecektir. Tümüyle boşa çıkmış bir belediye olacaktır. Belediye hizmetleri belki de duracaktır. Kayyum atanmış şehirlerde artık belediyecililk faaliyeti uygulanamayacaktır” diye kaydetti.
Bazı kişi ve şirketlerin “PKK’ye yardım yaptı” şeklinde suçlanmasına karşı çok çarpıcı bir açıklamada bulunan Demirtaş şöyle dedi: “Özellikle bölgede ihale almış, baraj, yol ve köprü ihalesi almış AKP’li Karadenizli iş adamları Erdoğan bunları ismen biliyor. Belediyeler PKK’ye yardım yaptı yalanına sığınmak yerine mümkünse kayyum atayacaklarsa bu AKP’li büyük şirketlere atasalar daha iyi olur.”
Demokratik bir meclis olmalı
Meclis İç Tüzüğü’nde yapmak istediği değişiklikler ve bu konuda bir uzlaşmanın sağlanıp sağlanamayacağı konusunda ise Demirtaş, mevcut iç tüzüğün iyi olmadığını kendilerinin de kabul ettiğini ve daha demokratik bir iç tüzüğün yapılması gerektiğini ancak AKP’nin yapmak istediğinin bu olmadığına dikkat çekti. Erdoğan’ın muhalefetin yetkilerinin fazla olduğunu düşündüğünü belirten Demirtaş, “Bir talimat verdiğinde şak diye görevini yerine getirecek bir parlamento istiyor” diyerek, AKP’nin iç tüzük değişikliğinden beklentisinin de bu olduğunu kaydetti.
Demirtaş, AKP’nin muhalefetin sesini kısmaya dönük bir teklifle gelmesi durumunda komisyondan uzlaşının çıkmayacağını ifade ederek, şunları söyledi: “Demokratik yeni bir iç tüzük yapmak isterlerse biz buna hazırız. Erdoğan’ın derdi Anayasa değişikliklerini çok hızlı bir şekilde Meclis’ten çıkaracak ve muhalefetin muhalefet ederek engelleme Meclis’i tıkama yetkilerini elinden alacak bir değişiklik beklentisidir. Biz kesinlikle yaptırmayacağız. HDP ile tek başımıza kalsak bile buna izin vermeyeceğiz. Muhalefet zaten orada iç tüzükten kaynaklı haklarını kullanarak iktidarın elindeki gücü frenleme ve denetlemeye yarayan bir iç tüzükle ancak çalışabilir. Bu ortadan kalkarsa parlamentodan başka partilerin çalışmasına gerek yok sadece AKP çalışabilir. Çünkü hiçbir şeyiyle muhalefet yapma şansı kalmayacaktır. Böyle bir değişikliği de asla desteklemeyeceğiz.”
CHP çıkıp özeleştiri vermelidir
Demirtaş, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birlikte milletvekillerini ifadeye çağrılması ve bu konuda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını değerlendirerek, CHP yönetiminin “özeleştiri” vermesi gerektiğini kaydetti. Demirtaş, Kılıçdaroğlu’nun, “Biz evet demeseydik referanduma götürülecekti ve Türkiye ayrıştırmaya doğru götüreceklerdi” açıklamalarını da eleştirerek, “Bir şeyi gözden kaçırıyor; kendisi evet demeseydi, bir televizyon programında evet diyeceğini ilan etmemiş olsaydı Davutoğlu bu teklifi Meclis’e sunmayı bile düşünmüyordu. Kendisinin evet mesajından sonra teklif Meclis’e geldi. Dolayısıyla teklifin Meclis’e gelmesinin yolunu açan kendisidir” dedi.
Bakanlar önden buyursun
Başbakan Binali Yıldırım’ın “Milletvekilleri gitsin ifade versin” açıklamasına karşı Demirtaş, Yıldırım’a “Biz kendisine hırsızlıkta suçlanan bakanlarınız önden buyursun çağrısı yapıyoruz” yanıtını verdi. “Madem adil yargılama var onları neden yargıdan kaçırdınız?” diye Yıldırım’a yüklenen Demirtaş, şöyle devam etti: “Önce onlar yargılansaydı içimiz rahat etseydi, adil yargılamayı görseydik biz de gönül rahatlığıyla giderdik. Sen kaçıyorsun. Çocuklarınızı, bakanlarınızı yargıdan kaçırıyorsunuz ki bu yargı emrinizde çalışıyor. Hiçbir şekilde adil yargılanmayacağımızdan eminiz. Böyle bir yargıya karşı da bir siyasi tutum alırız. Ortada bir yargılama faaliyeti yok, siyasi darbe var. Gitmemekte kararlıyız. Savcılıklar zorla götürme kararı alırsa da biz halkımızla birlikte buna karşı çok güçlü bir direniş ortaya koyacağız. Sokak muhalefetini ortaya koyacağız. Bunun şakası yoktur, darbeye karşı elimizdeki bütün imkânlarla direneceğiz. Öyle diğerleri gibi tıpış tıpış hiçbir şey olmamış gibi ifade vermeyeceğiz.”
Yıldırım ‘terbiyeli olmalı’
Demirtaş, Başbakan Yıldırım’ın dün CHP ve MHP’ye dönük Kürdistan kentlerinde teşkilat kurması yönünde “Bayraklarınızı çıkarın, saklamayın Cudi Dağları’nda ay yıldızlı bayrağı dalgalandırın” diyerek yaptığı çağrıyı “terbiyesizce bir açıklama” olarak değerlendirdi ve Yıldırım’ı terbiyeli olmaya davet etti. Demirtaş, “CHP ve MHP’nin bölgeye gelmesinde Başbakan’dan çok biz memnuniyet duyarız. Çünkü gerçekten de boylarını ölçüsünü almak istiyoruz. Gelsinler boylarının ölçüsünü alsınlar istiyoruz. Çünkü AKP’nin boyunun ölçüsünü aldık, kendilerine verdik onlar boylarının ölçüsünü biliyorlar ama CHP ve MHP de bence şansını denemeli. Başbakan’ın bu çağrısına mutlaka uymalılar” dedi.
Bu çağrının “gelin işinizi kolaylaştıracağız yeter ki HDP’yi bitirelim” çağrısı olduğunu belirten Demirtaş, “Bu çok terbiyesizce ve saygısızca bir yaklaşımdır. Oradaki insanların verdiği oylar gayri meşru mudur? HDP’ye oy verenler bu ülkenin yurttaşı değil mi? Biz Kürtlerin yaklaşık yüzde 55’inin oyunu aldık. Sadece Şırnak’ta değil İzmir’de de aldık. Şırnak ve Hakkâri’de CHP ve MHP teşkilatları yok diye mi insanlar bize oy veriyorlar? Belki milletvekili çıkarmamıza yetmiyor MHP’nin Hakkâri’den aldığı oydan çok daha fazlasını Osmaniye’den alıyoruz” dedi.
Putin ile platonik aşk noktasına geldiler
Demirtaş, ilk olarak Cemil Çiçek ardından da Başbakan Yıldırım tarafından dile getirilen “içerideki dostlarımızla barış” sözlerinin tamamen kendi “aile barışları” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Şu an da Esad’da karşı Putin’e karşı kullandıkları dile bir bakın, bize karşı kullandıkları dile bir bakın. Putin ile neredeyse platonik aşk noktasına geldiler, bize karşı düşman için kullanmadıkları dili kullanıyorlar. Barış derken, içeride barıştan söz etmiyorlar. Kendi aile içi barıştan, rantı paylaşamadıkları için birbirine girmiş AKP’lilerin kendi içlerinde barış kurmasından bahsediyorlar. Türkiye toplumuyla barışmaktan bahsetmiyorlar” dedi.
Önce DAİŞ’e şimdi Esad’a sarıyorlar
Demirtaş, AKP’nin yıllarca Esad’ı “kendi halkının katili” olarak göstermeyi bırakıp yeniden Suriye ile anlaşmaya varma arayışın tamamen Kürtlerin kazanımlarının önünü almaya dönük arayışlar olduğunu söyledi. Demirtaş, şu değerlendirmeyi yaptı: “Biz görüşülmesin, barışılmasın demiyoruz. İlkeli ve ahlaklı olsunlar. AKP, Suriye savaşının büyümesine yol açtı. Orada El-Nusra ve IŞİD destekledi. Türkiye’nin ve Suriye’nin içini karıştırdı. Şimdi çıkıp ortaya bu kadar tahribat çıkmamış gibi bunları yapmamış gibi davranıyorlar. İnsan çıkar onurluca bir özür diler; ‘Biz yıllardır halkımıza büyük bedeller ödettik. Şu amaçlar doğrultusunda şu politikalarımızı değiştiriyoruz.’ Bunlarda utanma yok. İlke ve ahlak diye hiçbir şey yok. Göz göre göre Suriye’de Kürtler kazanmasın diye önce IŞİD ile işbirliği yaptılar. Şimdi de Kürtler kazanmasın diye Esad’la işbirliği yapmaya çalışıyorlar. Kürtler, AKP’nin beslemesi IŞİD’i hallaç pamuğu gibi attılar. ‘Fırat’ın batısı kırmızı çizgimizdir’ dediler, kırmızı çizgi pembe oldu, beyaz oldu çizgi mizgi kalmadı. Yapacak bir şey kalmadı şimdi de Kürtleri durdurmak için Esad’la anlaşmaya çalışıyor.”
Kürtlere karşı en barbarlarla barışırlar
Demirtaş, AKP’nin Kürtlerle barışıp kendi iç demokrasisini kurmak yerine dünyanın en barbarları ile dahi barışabileceğine işaret ederek, “Yeter ki Kürtler bir şey kazanmasın. Kürt düşmanlığı 90 yılldır Türkiye’ye kaybettirdi, halen kaybettiriyor. Esad’la Suriye ile Mısır ile bir anda yeniden görüşmelerin başlatılmasının acil nedeni Suriye’de Kürtlerin ilerliyor olmasıdır. Bunu yapmak yerine gelsin Kürtlerle görüşsün, Kürtlerle uzlaşsın kendi yurttaşı olan Kürtlerle barışsın” diye belirtti.
AKP kandırmaktan vazgeçmeli
HPG Komutanları’ndan “Dr. Bahoz Erdal” kod adlı Fehman Hüseyin’in “öldürüldüğü yönündeki iddialara ise “AKP’nin toplumu kandırması” olarak değerlendiren Demirtaş, “PKK’nin üst düzey bir yetkilisinin öldürülmesinin gerçekten de sorunun çözüleceğine dair bir inanç yaratıyor olması çok hazin bir durumdur. AKP’nin toplumu kandırmaktan vazgeçmesi lazım. Ortada Kürt sorunu var Bahoz Erdal sorunu yok. Çok büyük askeri operasyonlar yapılmış olmasına rağmen hiçbir sonuç elde edememiş olmanın verdiği fiyasko ile toplumu kandırmak için ‘Bahoz Erdal öldürüldü’ asparagas haberini pompaladılar. Ama başbakanın, istihbaratın ve Anadolu Ajansı’nın ortaya koyduğu bilginin de kesinlikle güvenilir olmadığını söyleyebilirim” diye konuştu.
Hayri Demir
Gündem