Ulusal birlik sağlanmayıncaya kadar başka konuda yazmayacağımı belirtmiştim. Bu impulsif (içgüdüsel) bir karar değildir.
Neden bu kararı verdiğimi açıklamaya gerek var mı? İnanıyorum ki bir çoğunuz benim gibi düşünüyorsunuz ve açıklamaya gerek yok ama yazmaya devam.
Aslında 14 Mart 2016 bu kararı vermiştim.
14 Mart'tan bu yana o kadar çok katliam yaşandı ki, bir çoğumuz o günü unutmuşuzdur. O tarihte Amed'in kalbi Sur'dan bir fotoğraf karesi düştü sosyal medyaya.
Üzerinden paletli tank ile geçilmiş Kürt genci Mahsun Gürkan'ın fotoğrafı. Bugün her tarafı ateşe verilmiş, Lice'nin evladı. Üç nesil direnen bir ailenin çocuğu.
O fotoğraf karesi o kadar çok şey anlatıyor ki Mahsun'un şahsında ... geçmişimizi, bugünü ve yarın neler olacağını.
Herkesin takıldığı bir olay, bir kare vardır. Çok şey ifade eden.
Benim için de o kare. O kare, TC'nin şehirlerimizi abluka altına alırken verdiği mesajı temsil ediyordu.
Kürdistan'ı tanklarla, paletlerle dümdüz yapacağız mesajıydı...
O gün birlik çalışmalarına başlansaydı... Bugün Lice yanmıyor olacaktı...
Arkasında PKK ve PYD'nin gücünü almış olsaydı KDP, belki bugün bağımsızlığa daha yaklaşmış olacaktı...
Gerilla peşmerge birlik olsaydı, İran'da Cuma hutbesinde KBY'e ayar verilmezdi.
KBY, PKK'nin arkasında olsaydı, Kürdistan şehirleri yerle bir olmazdı...
Herkes Mahsun Gürkan'ın resmine bir daha baksın.
Birlik olmaz isek, O fotoğraf gelecek Kürdistan'ın fotoğrafıdır... Kuzeyi ile güneyi ile, doğusu ile batısı ile.
Erdoğan'ı örnek vererek yazımı bitirmek istiyorum. Dünya basının 'hubris syndrom'lu patolojik kişilik yapısında hemfikir olduğu Erdoğan, Rusya'dan özür dileyerek, İsrail ile anlaşarak egosunu paramparça yapıp, yerlerde süründürüyor.
Neden?
Tek bir nedeni var. Sayısını bilmediğim kadar makale okudum Erdoğan'ın U dönüşü konusunda. Oysa tek bir makul nedeni var. Yeni şekillenen Ortadoğu'da Kürdistan olmasın diye...
Ben Kürtler'in egosunun Erdoğan'ın kinden daha patolojik olduğuna inanmıyorum (nedenlerini başka yazılarımda açıklayacağım).
Bu nedenle birlik konusunda, ulusal- toplumsal bir sözleşme konusunda hala umutluyum.